Ana Sayfa

27 Mart 2012 Salı

Bırak yarını , dünü ; yaşadığın anı gör !

Bir senenin değerini anlamak için , sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için , sekiz aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir saatin  değerini anlamak için , kavuşmayı bekleyen  sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, treni kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için , bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin  yüzde birinin  değerini anlamak için, olimpiyatlarda  gümüş  madalya kazanan  koşucuya sor

Her anını değerlendir , her dakikanı çok özel biriyle paylaş . Zamanına ortak bul .. Unutma zaman hiç kimse için durmaz.
Geçmiş zaman tarih , gelecek zaman gizemli, şu an ise  sana verilen gerçek bir armağandır...              ( Zeitgeist)

Bu kubbe altındaki bin bir belayı gör ,Dostlar gideli boşalan dünyayı gör ;
Tek soluk yitirme kendini bilmeden , Bırak yarını dünü, yaşadığın anı gör ! ( Ömer Hayyam)

.......................

Sıradışı bir konsere gittik arkadaşlarla.. .. Mostar Sevdah Reunion .. 
Konser enfes olmasına olsun, Maçka Küçükçiflik parkı akustik ve diğer herşeyi açısından korkunç ötesi... Dünyaya rezil oluyoruz.. Burada konser de ne kelime ? sirk bile olmaz...! 
Ama herşeye rağmen çok  keyif aldık, bazen hüzünlendik .. Üstellik daha önceden tanıdığım sevgili Miso Petroviç'le ( Grubun gitaristi) konser sonrası kuliste sohbet etme imkanım oldu .. Kendisi bana savaş yıllarında kurulan Mostar Sevdah Reunion grubunun ve gitarı'nın hikayesini anlattı..
 Msr son yıllardaki telif  hakkı sorunları nedeniyle 2 ye ayrılmış durumda.. Yanlış duymadınız.. aynı isimli 2 tane grup var.. Miso'yla bunun hakkında da konuştuk .. Miso ,50li yaşlarına  gelmiş çok kafa adam ::)

 ...........................
 Son olarak  ; Nerede ; "ben şöyleyim , ben böyleyim " diye çağlayan biri görsem hem üzülür, hem öyküsünü merak ederim ......


Konser görüntülerini de paylaşıyorum, keyifli dinlemeler ...
........

6 Mart 2012 Salı

Akışkan olan her şeyim katılaşıyor, küntlük yaşıyorum..

Akışkan olan her şeyim  katılaşıyor, küntlük yaşıyorum bilhassa,zira defalarca izlememe rağmen  yine aynı duygu durumları  barındırıyorum benliğimde..
.........

Uçurtma Avcısı nasıl bir başyapıt böyle .. filmiyle, romanıyla
 insanlığından utanmak ; çocuklardan , onlara "oyun dolu" bir dünya yaratamadığın için özür dilemeyi istemek , ancak bunu başaramamak, ve bu duyguları aynı anda yaşamak...
........
Uçurtma avcısı , Kaplumbağalarda Uçar gibi baş yapıtları aslında insanlığın  en güzel aynası .. onlara baktıkça gaflet ve ihanet içinde olan insanlığımızdan utanır hale geldim..

Oysa yeniden çocuk olsam, bay tonton amcanın bahçesine girsem, ve ağaçtan elma alsam, oyun oynasam ... kumdan tepeler yapsam...

Oysa çocuk hakları sözleşmesinde ne diyordu ..? Ben bir çocuğum ve haklarım var...
Çekin kirli ellerinizi haklarımdan, beni rahat bırakın , beni sokakta çalıştırmayın , beni istismar etmeyin, benden yararlanmayın..  Bana yeniden çocukluğumu geri verin ..

             Ben bir çocuğum,  asla bir boyama kitabı değilim ..!